Page 60 - G

Basic HTML Version

Alman, Almanya’ya gönderilmiş 2 milyon
Alman ise Polonya topraklarında kal-
mışlardır. Polonya’nın AB’ye girmesiyle
serbest dolaşım ve yerleşim hakkından
faydalanacak birkaç milyon Alman bu
topraklara yerleşirse Polonyalılar kendi
ülkelerindeki bu bölgelerde azınlıkta
kalacaklardı. Keza Malta’ nın nüfusu
yaklaşık 400 bindir. Ülkenin ana dili olan
Maltaca’ yı (Maltes) ancak birkaç bin kişi
bilmekte nüfusun tamamına yakını İngi-
lizce konuşmaktadır. Tapınak Şövalye-
lerine uzun süre ev sahipliği yaptığı için
koyu Katolik olan ve kendine özel mez-
hebi, dili ve kültürü olmayan Malta’ya
yarım milyon Katolik İtalyan veya Fran-
sız yerleşse Malta’ da kendine özgü hiç-
bir kültürel özellik kalmayacaktır. Onun
için Malta AB’ ye tam üye olurken 10 yıl
süreyle Malta’ ya AB vatandaşlarının
serbest yerleşimin engellenmesi tale-
binde bulunmuş ve bu derogasyon talebi
AB tarafından makul bulunarak kabul
edilmiştir. Zamanında Polonya ve Malta
için 10 yıl boyunca serbest yerleşme
hakkından istisna tanındığı gibi Kuzey
Kıbrıs ‘ a da AB üyesi ülke vatandaşla-
rının serbest dolaşımı ve serbest yerle-
şimi Türkiye AB’ ye tam üye olana kadar
askıya alınmalıdır.
İ
kinci bir derogasyon olarak Birle-
şik Kıbrıs Cumhuriyeti veya sadece
Federe Kıbrıs Türk Devletinin ECO
(Ekonomik İşbirliği Örgütü) – KEİT ( Kara-
deniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) ve İİT’
(İslam İşbirliği Teşkilatına – eski İslam
Konferansı Örgütü İKÖ)’na katılmasına
izin verilmelidir. Gümrük Birliği (GB) Ant-
laşması GB’ ye taraf olan ülkelerin tek
başlarına üçüncü bir ülke veya uluslara-
rası örgütle Serbest Ticaret Antlaşması
(STA) veya GB oluşturmasını yasaklar-
ken ve bütün GB’ ye taraf ülkelerin diğer
3. ülkelere karşı OGT (Ortak Gümrük
Tarifesi) OTP (Ortak Ticaret Politikası) ve
Ortak Rekabet Politikası uygulaması şar-
tını koymaktadır. Ancak, Türkiye ile 1970
yılında imzalanan “Katma Protokol” de ve
1995’ te imzalanan “Gümrük Birliği Ant-
laşması” nda Türkiye’ nin eski adı RCD
(Regional Cooperation for Development
/ Türkiye-İran-Pakistan arasında kuru-
lan Kalkınma için Bölgesel İşbirliği Teş-
kilatı) olan ECO (Economic Cooperation
Organisation Türkiye – İran – Pakistan
- Azerbaycan-Türkmenistan – Kazakis-
tan – Özbekistan – Tacikistan - Kırgızis-
tan ve Afganistan’ın tam üye KKTC’ nin
gözlemci üye olduğu İktisadi İşbirliği
Örgütü) kapsamında üye ülkelere yapa-
cağı “Gümrük İndirimleri” nin AB ile
mevcut GB’ ye engel teşkil etmeyeceği
şeklinde AB tarafından özel bir madde
konulmuştur. Bu maddeler ilk bakışta
Türkiye’ nin çok menfaatine olmakla bir-
likte, aslında AB ülkelerinin Türkiye üze-
rinden ECO üyesi Kafkasya ve Orta-Asya
Türk Cumhuriyetlerine “Sanayi Malla-
rını” gümrüksüz veya AB Ortak Gümrük
Tarifesinden düşük oranda gümrük ver-
gisi ile satabilmeleri ve İran-Azerbay-
can-Kazakistan gibi petrol ve doğalgaz
zengini ülkelerle Türkmenistan ve Kır-
gızistan gibi pamuk ve tarım ürünleri
ihracatçısı ülkelerin “hammaddelerini”
ucuz ve kesintisiz olarak tedarik ede-
bilme olanağı sağlamayı planlamışlar-
dır. Türkiye için AB’ nin lehine konulan
bu istisnai maddeler KKTC yerine kurul-
ması planlanan Birleşik Kıbrıs Cumhuri-
yeti’ nin Kurucu ortağı Türk Devletine de
uygulanması için 2+3 Antlaşmasına özel
bir hüküm konulmalıdır.
Bugün Devletlerarası veya diğer bir
tabirle uluslararası ilişkiler ağırlıklı ola-
rak ekonomik ve ticari ilişkilerdir. 1648
Westfelia Barış Antlaşmasından sonra
uluslararası hukuk literatürüne dahil
olan; belli bir toprak parçası (ülke-va-
tan-yurt) üzerinde yaşayan insanla-
rın (halk-vatandaş-yurttaş) üzerindeki
karar verme yetkisine sahip en üst oto-
rite olan “Egemen Devlet“ ler arasındaki
ilişkiler yüzyıllar boyu “siyasi” yani dip-
lomatik ilişkiler olmuşlardır. Ancak 2
kutuplu sistemin çökmesi ve “Küresel-
leşme” yle birlikte egemen devletlera-
rası ilişkiler ağırlıklı olarak ekonomik ve
GÜMRÜK MÜŞAVİRİ |
46
58