Page 59 - G

Basic HTML Version

Bilindiği gibi Yalta ve Potsdam Antlaşma-
ları ile 2. Dünya Savaşı sonrası önce 4
işgal bölgesine ayrılan ve sonra 1949’ ta
2 ayrı devlete bölünen Almanya; Komü-
nizmin çökmesinden sonra 3 Ekim 1990’
ta Federal Almanya Cumhuriyeti çatısı
altında tek bir devlet olarak birleştiril-
miştir. Ancak bu süreç kolay olmamıştır.
2 Almanya’ da aynı milletten, ayni dilden,
ayni dinden, aynı kültürden gelmele-
rine rağmen birleşme ayrılmadan 45
yıl sonra 2+4 Antlaşması ile 2 yıl süren
bir müzakereler sonucu
gerçekleşebilmiştir. Önce 2
Almanya (Batı Almanya ya
da Federal Almanya Cum-
huriyeti ile Doğu Almanya
yani Demokratik Almanya
Cumhuriyeti) anlaşmışlar,
sonra Almanya üzerinde
hakimiyet hakkı bulunan
2. Dünya Savaşı’nın Galip
Devletleri ABD, SSCB (Daha
sonra Rusya Federasyonu),
İngiltere ve Fransa ile anla-
şılmış, Federal Almanya
Rus askerlerinin eski Doğu
Almanya topraklarını boşal-
tarak Rusya’ya geri dön-
meleri ve Rusya’nın Doğu
Berlin ve Doğu Almanya
toprakları üzerindeki Yalta
ve Potsdam Antlaşmala-
rından kaynaklanan egemenlik hakla-
rından vazgeçmesi karşılığında Rusya’
ya yüzmiiyarlarca mark tazminat öde-
miş ve sonunda 2 Almanya tek ve ege-
men bir devlet çatısı altında birleşebil-
mişlerdir. Kıbrıs’ ta durum aslında çok
daha zordur. Birleşecek olan KKTC ve
GKRY de yaşayan milletler farklıdır.
Kuzey’ de Türkler yaşarken Güney’ de
Rumlar ve küçük azınlık olarak Ermeni-
ler ve Marunitler yaşamaktadır. Türkler
Türkçe konuşurken, Rumlar Yunanca
konuşmaktadırlar, Türkler Müslüman-
ken Rumlar Hıristiyandırlar, nihayet bir-
leşecek 2 devletin topraklarında yaşa-
yan 2 halkın kültürel özellikleri ve tarihi
geçmişleri de birbirlerinden tamamen
farklıdır. Dolayısıyla 2 tarafın da gönüllü
olarak rızalarına dayanmayacak zoraki
bir anlaşma ancak geçici olacak ve kısa
zamanda 2 toplum arasında yeniden
sürtüşmeler başlayabilecektir. Daha
da önemlisi Dünya petrol ve doğalgaz
rezervlerinin % 75’ inin bulunduğu Orta
- Doğu ve Doğu Akdeniz bölgesinde sabit
bir uçak gemisi fonksiyonu gören Kıbrıs
adası üzerinde tarihi hak ve menfaatleri
bulunan, ada’ da yaşayan halklarla akra-
balık ilişkisi olan ve 1959 tarihinde imza-
lanan Zürih ve Londra Antlaşmalarıyla
garantör ülkeler olarak kabul edilen ve
Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinde hakimi-
yet hakları bulunan Türkiye, Yunanis-
tan ve İngiltere’ nin de Almanya’nın bir-
leşmesindeki 2+4 Antlaşmasına benzer
şekilde 2+3 Antlaşması ile Kıbrıs adası
toprakları üzerindeki egemenlik hakları
1960 Antlaşmasına göre kısmen değişti-
rilerek ve esnetilerek başka bir şekilde
devam ettirilmelidir.
Kıbrıs’ta 2 toplum arasında sürekli ve
kalıcı bir barış ancak “AB”
çatısı altında bir birleş-
meyle gerçekleşebilir. Bilin-
diği gibi AB’ nin kendisi
bizatihi uluslararası ekono-
mik entegrasyona (iktisadi
bütünleşme) dayanan bir
“Barış” Projesidir. Almanya
ve Fransa tarih boyunca
sürekli savaşmışlar ancak
AB bünyesinde supra-nati-
onal (uluslar üstü) bir ege-
menliğin altında önce eko-
nomik sonra siyasi olarak
birleşmeleri sonucu bugün
barış ve refah içerisinde
birlikte
yaşamaktadırlar.
Ancak Kıbrıs’ ta ki 2 toplu-
mun ve 2 devletin AB çatısı
altında
birleştirilmesinde
dikkat etmemiz gereken çok önemli
hususlar vardır. Soruna taraf olan Kıb-
rıs, Yunanistan ve İngiltere AB üyesiy-
ken diğer taraf Türkiye AB’ ye tam üye
değildir. Ancak AB ile GB (Gümrük
Birliği) oluşturmuştur. AB, tam üyeler
arasında üretim faktörleri olan a) Mal-
lar b) Kişiler c) Sermaye ve d) Hizmet-
ler’ in serbest olarak dolaştığı iktisadi
ve siyasi bir entegrasyonken, GB sadece
sanayi mallarının taraf ülkeler arasında
serbest dolaşımına dayanan uluslara-
rası bir ekonomik işbirliği anlaşmasıdır.
Eğer Birleşme anlaşmasına gerekli özel
hükümler (derogasyonlar) konulmazsa
Birleşmeden sonra Türkiye ve Birleşik
veya Federal Kıbrıs Cumhuriyeti ve Tür-
kiye’ li Türklerle Kıbrıs’ lı Türkler ara-
sındaki ekonomik, ticari ve kültürel ve
siyasi ilişkiler ilerde telafisi mümkün
olmayacak şekilde çok olumsuz biçimde
etkilenecektir.
O
luşturulmasına çalışılan Birleşik
Kıbrıs Federasyonu’ nun kurucu
Kıbrıs Türk Federe Devleti ( Kuzey
Kıbrıs ) topraklarına Türkiye AB’ ye tam
üye olana kadar veya en az 10 yıl süreyle
DEROGASYONLAR yani geçici veya kalıcı
istisnalar konmalıdır. Polonya ve Malta
AB’ye tam üye olurken ( 1 Mayıs 2004 )
serbest dolaşım konusunda derogas-
yonlar talep etmişlerdir. Bugün Polon-
ya’nın Silezya ve Pomeranya gibi batı
toprakları 2. Dünya Savaşından sonra
Almanya’dan alınarak Polonya’ya veril-
miştir. Buralarda yaşayan 6 milyon
GÜMRÜK MÜŞAVİRİ |
46
57